Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Savunma Sanayii Başkanlığı'nda (SSB) yapılan "2020 Değerlendirme ve 2021 Hedefler Toplantısı"nda basın mensuplarıyla dün bir araya geldi. Toplantıyı bugünkü köşesine taşıyan Yeni Şafak Gazetesi yazarı Mehmet Acet, "Kendisinden 2020’de yapılanları, 2021’de yapılacak olanları dinledik. Türkiye’nin gözbebeği haline gelen savunma sanayii alanında muazzam gelişmelerin olduğunu herkes biliyor" ifadelerini kullandı.
Acet'in 'Savunma Sanayii’nde gelecek on yılın hedefleri' başlıklı yazısı şu şekilde:
'Savunma sanayiinin ürünlerini TSK kullanıyor, geri dönüşler nasıl?'
Bu bizim için olmazsa olmazlardan biri. Özellikle 15 Temmuz sonrası gelişmeler çok daha olumlu. İşin gerçekten en püf noktalarından birisi bu. Ürünü veriyorsunuz, onu kullanıcının yabancı ürüne tercih etmesi gerekiyor. Eksikler varsa, geri bildirimle beraber, bunu iyileştirmek için adımlar atıyoruz.
Bu konuda koordinasyon son derece iyi. Özellikle harekât ortamından gelen geri bildirimler. Arkadaşlarımız zaman zaman harekât ortamında birebir çalışıyorlar. Beraber gözlem yapıyorlar. Oradan gelen geri bildirimleri derhal çözüm olarak sahaya sürüyorlar. En fazla katma değer sağlayan, önümüzü açan, konulardan birisi bu. Kullanıcının ben bu ürünü kullanmak istiyorum iradesi, diğeri de yerli ürüne güvenmesi. Bu konuda bütün kullanıcılarımıza teşekkür ediyoruz.
'Sayısını artıracaksınız ki tam koruma sağlayabilsin'
Siperle ilgili (Yerli yapım uzun menzilli hava savunma sistemi) 4 yıllık bir süremiz var. 2025-2026’larda S-400’lerle ilgili çalışmalardan da gelecek bilgilerle birlikte S-400 seviyesine gelir miyiz? Yaklaşırız. Ama diğer katmanlarla ilgili, hava savunmamızın yerli yerinde olacağını söyleyebilirim.
Hava savunma sistemi teknolojinin en yoğun uygulandığı alanlardan biri. Belli noktalara koyuyorsunuz. Sayılarını artıracaksınız ki tam bir koruma sağlayabilsin.
'Beyin göçü söylemi algıdan ibaret'
Personel konusunda geçmiş bir iki yıl içinde biraz da abartılarak Savunma Sanayiinden önemli ölçüde personel kaçıyor, yüzlerce kişi gitti gibi bir algı vardı. Bu biraz algı idi. Tabii ki belli sayıda elemanın gitmesi söz konusu. Ama 25 bin kişi içinde yılda 200 kişinin gidiyor olması, tersini de düşünmek lazım. Gelen de çok, gelmek isteyen de çok. Özellikle gönderin, bu da bir imkan aslında. Tam tersine avantaja dönüşmesi mümkün. Bizi endişeye düşürecek bir beyin göçü olduğunu düşünmüyorum.
'Gelecek on yılda birkaç alanda en iyi olmaya adayız'
Ana parametre öncelikli olarak stratejik sistemlerdeki bağımsızlık ve geleceğin teknolojilerini ıskalamamak. Türkiye’nin İHA kullanımı oyun değiştirici bir faktör oldu. Bunun entegre kullanımı çeşitli ortamlarda kara, deniz, denizaltı, hava unsularının entegre edilmiş şekilde, insansız sistemlerle, bir karar destek mekanizmasının bunu beslemesi. Bir de ileride karşımıza çıkacak alanlarda ön almak, biyo-teknoloji, insan robot ilişkisi, yapay zekâ konusunda dünya harıl harıl çalışırken eğer onları ıskalarsak büyük kaybımız olur. O kadar çok alan var ki, hepsinde bir numara olmaya çalışmak gerçekten gerek maddi, gerek manevi çok kolay değil. Onun için de birkaç alana öncelik verip, o alanda oyun değiştirici unsurlara sahip olabilmek, hepsinin peşinden koşmaktan çok daha iyidir. Önümüzdeki 10 yıl içinde birkaç alanda en iyi olmaya aday ülke olmak aslında amaçlarımızdan birisidir diyebilirim.
'CAATSA'dan dolayı büyük bir hasar olacağını öngörmüyoruz'
Çok büyük bir hasar olacağını öngörmüyoruz. Açıklanan maddeler kapsamında çok büyük bir risk yok. Bunların hepsi idare edilebilir, üstesinden gelinebilir unsurlar. Bu konuda sıkıntımız yok. Eğer başka uygulamalar ya da maddeler gelmezse. Bunu şunun için söylüyorum. F-35’ten dolayı. F-35 Caatsa’dan önce açıklanmış bir şey. Bir temeli, hukuki dayanağı yok. Ben yaptım, oldu yaklaşımıyla yapılan bir şey. Eğer ben yaptım oldu yaklaşımı olmazsa şu aşamada büyük bir hasar ve zarar olacağını düşünmüyorum.”