KADINLAR MESLEKLERİNİ SAVUNUYOR: YERDEN GÖĞE MÜCADELE
3/7/2025
HAVACILIKTA YENİ DÖNEM: TÜRKİYE'NİN KÜRESEL VİZYONU
3/2/2025
Havacılık sektörü, en ufak hataya yer olmayan, dakikaların bile büyük fark yarattığı bir dünya. Yolcular terminalde check-in işlemlerini yaparken, bagajlarını teslim ederken ya da uçuş saatinin gelmesini beklerken, havaalanının görünmeyen tarafında hummalı bir çalışma sürüyor. Ve bu sürecin en ağır yükünü yükleme-boşaltma işçileri taşıyor.
Son yıllarda dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan bazı olaylar, yükleme-boşaltma işçilerinin nasıl bir risk altında çalıştığını gözler önüne seriyor. Geçtiğimiz yıllarda Hindistan’ın düşük maliyetli havayolu IndiGo’da bir bagaj görevlisi, Mumbai’den Abu Dabi’ye giden bir uçakta kargo ambarında uyuyakaldı. Kimse onun eksikliğini fark etmedi ve uçak havalandı. İşçi, Abu Dabi’ye vardığında fark edildi, sağlık kontrolünden geçirildi ve bir sonraki uçuşla geri gönderildi. Benzer bir olay, Türk Hava Yolları'nın İstanbul-Atina seferinde yaşandı. TGS işçisi Ali Çelikten, yükleme yaparken ekip arkadaşlarının ambar kapısını kapatmasıyla 11 bin metrede mahsur kaldı. Yaklaşık bir saat boyunca -25°C'ye varan soğukta ve oksijensiz ortamda hayatta kalma mücadelesi verdi. Neyse ki İzmir’e acil iniş yapıldı, ancak hipotermiye bağlı ciddi sağlık sorunları yaşadı ve iki bacağı donma tehlikesi atlattı. Alaska Airlines’ta ise bir bagaj görevlisi uçağın kargo ambarında uyuyakaldı ve uçak havalandıktan sonra sesleri duyan kaptan, Seattle’a acil iniş yaptı. ABD’de United Airlines’a ait bir uçuşta da benzer bir olay yaşandı; işçi, 27.000 feet irtifada -30°C’ye varan soğukta mahsur kaldı.
Uçakların ambarları, tonlarca bavul ve kargonun yerleştirildiği kritik bölümlerdir. Yükler, izin verilen limitler dâhilinde, belirli bir plan doğrultusunda dengeli bir şekilde doğrudan uçağın içine veya yerleştirilen yükleme ünitelerine istiflenir. Ancak bu sistemin arkasında, gece gündüz demeden çalışan ve çoğu zaman kısa bir dinlenme molası bile bulamayan işçilerin emeği vardır. Zorlu hava koşulları, ağır yükler ve bitmek bilmeyen yoğun tempo, işçileri insanüstü bir çabaya zorlar. Bu yorgunluk bazen ölümcül sonuçlara yol açabilir.
Uçağın yükselmesiyle birlikte dış sıcaklık -50°C'ye kadar düşebilir. Kabin yolcular için ısıtılmış ve basınçlandırılmış olsa da, kargo ambarı genellikle insan yaşamı için elverişli değildir. Aniden gelen soğuk titremeye ve nefes daralmasına yol açarken, iki önemli tehlike ortaya çıkar: hipoksi ve hipotermi. Hipoksi, düşük oksijen seviyesinin bilinç bulanıklığı ve bayılmaya neden olmasıdır; hipotermi ise aşırı soğuk nedeniyle vücut sıcaklığının tehlikeli derecede düşmesiyle hayati organların işlev kaybına uğramasıdır. Uçak irtifa kazandıkça hava basıncı düşer, solunum zorlaşır ve hipoksi belirtileri olan baş dönmesi, halsizlik ve bilinç kaybı ortaya çıkar. Bu koşullarda kaçış mümkün değildir ve yardım çağırmak da imkânsız hale gelir.
Uçağın sarsıntıları ve ani manevraları ise başka bir risk doğurur. Türbülans anında koltuğuna bağlı yolcular için bile rahatsız edici olan bu manevralar, ambar içinde serbest kalan biri için ölümcül olabilir. Yaralanma, bilincin kapanması ve donma tehlikesi birleştiğinde, işçinin sağ kalma ihtimali mucizelere bağlı hale gelir.
Yaşanan bu olaylar, havacılık sektöründe iş emniyeti konusunda ciddi eksiklikler olduğunu gözler önüne seriyor. En temel neden: aşırı yorgunluk. Vardiyalı ve yoğun tempoda çalışan işçiler, uykusuzlukla mücadele ederken farkında olmadan emniyet prosedürlerini gözden kaçırabiliyor. Yükleme tamamlandıktan sonra ambarın boş olduğunun kontrol edilmemesi, sistemdeki büyük bir boşluğu da açığa çıkarıyor.
Bu tür trajedilerin yaşanmaması için alınması gereken önlemler açık. İşçilerin çalışma saatleri düzenlenmeli, yeterli dinlenme süresi sağlanmalı. Yükleme sonrası ambarın kontrolü bir zorunluluk haline getirilmeli ve teknolojik çözümler devreye sokulmalı. İnsan faktörü eğitimlerinin etkinliği attırılmalı, havalimanlarında işçilerin sağlık ve güvenliğinin operasyonun hiçbir aşamasında göz ardı edilmemesi gerektiği hatırlanmalı.
Unutmamak gerekir ki, uçaklar sadece yolcuları değil, onların hikâyelerini ve umutlarını da taşır. Ancak bu sistemin en önemli parçası olan işçilerin emeği dikkatten kaçarsa, küçük bir ihmalin büyük bir felakete dönüşmesi an meselesidir. Bir anlık yorgunluk, telafisi olmayan sonuçlara yol açabilir. Ve bu, artık kimsenin görmezden gelemeyeceği bir gerçek haline gelmiştir.
Naci Orpak 18 Mart 2025 Salı 20:40
|
İsmail Hakkı Şentürk, 18 Mart 2025 Salı 17:39
|
Apron işçisi 18 Mart 2025 Salı 11:29
|
Mehmet Sait Öneri 18 Mart 2025 Salı 07:40
|
Oktay SÖZEN 17 Mart 2025 Pazartesi 22:00
|
Dgr instructor 17 Mart 2025 Pazartesi 21:53
|
Muzaffer Çetingüç 17 Mart 2025 Pazartesi 20:55
|
Ümit Güzelışık 17 Mart 2025 Pazartesi 20:52
|