Lityum bataryalar, günümüz teknolojisinde sıkça kullanılan ve taşınabilir enerji ihtiyacını karşılayan temel enerji kaynaklarından biridir. Cep telefonlarından dizüstü bilgisayarlara, kablosuz kulaklıklardan elektrikli araçlara kadar birçok cihazda yer alırlar. Bu bataryalar iki ana gruba ayrılır: lityum metal ve lityum iyon bataryalar. Aralarındaki temel fark, lityum metal bataryaların şarj edilemeyen birincil bataryalar olmasıdır. Örneğin bazı kol saatlerinde ve tıbbi cihazlarda kullanılır. Lityum iyon bataryalar ise tekrar tekrar şarj edilebilir yapıdadır ve cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar gibi yüksek enerji ihtiyacı olan cihazlarda yaygın olarak bulunur. Şarj edilebilir olmaları, sürdürülebilir enerji kullanımına katkı sağlarken, yanlış kullanım veya uygun olmayan taşıma koşulları altında ciddi güvenlik riskleri doğurabilir.

Lityum bataryalar, pozitif (katot) ve negatif (anot) elektrotlar arasında hareket eden lityum iyonları sayesinde enerji üretir. Katotlar genellikle lityum kobalt oksit (LCO) veya nikel-manganez-kobalt (NMC) gibi bileşiklerden oluşurken, anotlarda çoğunlukla grafit tercih edilir. Elektrotlar arasında yer alan elektrolit iyonların geçişini sağlarken, ayırıcı tabaka katot ve anotun doğrudan temasını önleyerek güvenliği sağlar. Farklı batarya kimyaları farklı özellikler gösterir. LCO yüksek enerji sağlarken güvenliği düşüktür, NMC dengelidir ama dikkatli kullanım gerektirir. LFP ise daha düşük enerjiye sahip olsa da güvenliği en yüksek seçeneklerden biridir.

Batarya üretim süreci, metal folyolara aktif maddelerin kaplanması, kurutulması, kesilmesi, sarılması ve ayırıcı ile birleştirilmesi adımlarını içerir. Sonrasında elektrolit sıvısı eklenir ve hücre vakumla kapatılır. İlk şarjla batarya aktif hale gelir.
Ancak bu teknolojiler, termal kaçak adı verilen tehlikeli bir sürece karşı savunmasız olabilir. Batarya hasar aldığında, kısa devre oluştuğunda ya da aşırı ısındığında, iç sıcaklık 600°C’ye kadar yükselebilir. Bu da bataryanın alev almasına, hatta zehirli gaz salmasına neden olabilir. Özellikle uçak gibi kapalı alanlarda bu tür olaylar yangının hızla yayılmasına ve müdahalenin zorlaşmasına yol açar.
Son yıllarda yaşanan bazı olaylar, bu riskin ne kadar ciddi olabileceğini gösteriyor. 2010’da Dubai'den kalkan bir kargo uçağı batarya kaynaklı yangın nedeniyle düştü ve iki pilot hayatını kaybetti. 2011’de Güney Kore açıklarında bir kargo uçağı yine batarya yangını sonucu denize düştü. 2025’te Air Busan’a ait bir yolcu uçağında kalkış öncesi bir yolcunun valizindeki yedek batarya alev aldı, yolcular acil tahliye edildi. Neyse ki kimse zarar görmedi ama olay büyük bir tehlikenin köşesinden dönüldü.

Bu tür olayların ardından uluslararası havacılık otoriteleri kapsamlı düzenlemeler getirdi. ICAO, IATA ve EASA gibi kurumlar, lityum bataryaların taşınmasına dair kurallar belirledi. Ambalajlama, etiketleme, şarj seviyesi ve taşıma şartlarıyla ilgili kısıtlamalar getirildi.
Bu kurallara göre:
Sadece belirli batarya türlerinin el bagajında taşınmasına izin veriliyor.
Lityum iyon bataryalar %30’dan fazla şarjlıysa uçağa kabul edilmiyor.
Kargo olarak taşınan bataryaların UN 38.3 güvenlik testlerinden geçmiş olması ve bu testlere dair belgelerin ambalaj üzerinde yer alması gerekiyor.
Cihaz dışında taşınan yedek bataryalar, kısa devreye karşı izole edilmeli ve koruyucu poşetlerde taşınmalıdır.
Uçuş sırasında elektronik cihazların şarj edilmesi çoğu zaman önerilmiyor, bazı hava yolları ise tamamen yasaklıyor.
EASA’nın yayımladığı rehberlere göre, uçuş boyunca batarya içeren cihazlar düzenli olarak kontrol edilmeli; ısınma, şişme ya da duman gibi olağandışı bir durum fark edildiğinde derhal kabin ekibine haber verilmelidir. Ayrıca, koltuk aralarına sıkışan cihazlara yolcuların müdahale etmemesi, bu durumda yalnızca kabin görevlilerinden yardım istenmesi önerilmektedir.
Lityum bataryaların güvenli kullanımı için bazı basit ama etkili önlemler alınmalıdır. Yedek bataryalar el bagajında kolay ulaşılabilir şekilde taşınmalı; şişmiş, ısınmış ya da hasar görmüş cihazlar zaman kaybetmeden kabin ekibine bildirilmelidir. Batarya uçları kısa devreyi önleyecek şekilde izole edilmeli ve taşıma sırasında koruyucu poşet veya kutular tercih edilmelidir.
Sonuç olarak, lityum bataryalar modern yaşamda büyük kolaylık sağlasa da, gerekli güvenlik önlemleri alınmadığında ciddi tehlikeler doğurabilir. Özellikle hava taşımacılığı gibi hassas alanlarda bu bataryaların doğru şekilde taşınması, sadece bireysel değil, toplu güvenlik açısından da büyük önem taşımaktadır.